Bu çalışmada, günümüz toplumsal yaşamını şekillendiren, kurgusal korku üretiminin yansımaları üzerinde durulmuştur. Korku, içgüdüsel olarak insanın hayatta kalma çabasının kaynağıdır. Aynı zamanda toplumda ortak bir davranış kalıbı yaratmanın ön koşuludur. Korku duygusuyla biçimlenmiş bir toplum, özgürlük duygusunu yitirir ve güven duygusu geliştiremez. Bu durum toplumsal kurallar adı altında gerçekleşir. İnsanları kontrol altında tutmak, yasaklayıcı ve zorlayıcı davranış kalıplarıyla iktidarlarını sürdürmek isteyenler ise insanlık tarihi kadar eskidir. Bir toplumun uymak zorunda olduğu davranış kalıplarını üreten gelenek ve görenek sayesinde birey, içinde yaşadığı toplumla iletişim kurar ve uyum sağlar. İnsan bu kural ve yaptırımların dışına çıkamaz, aksi takdirde dışlanma korkusu yaşar. İnsanda kaygı ve korku duygularını besleyen sınıfsal adaletsizlik, sermaye düzeni gibi kavramlar üzerinden yürütülen bu çalışmada; toplumdaki bireylerin geneline yayılmış olan farklı türdeki korkuların görsel sanattaki ifadesi araştırılmıştır. Bununla bağlantılı olarak multidisipliner alanlarda üretilen bir dizi eser incelenmiştir. Zorlanma, dışlanma, kenara itilmişlik, cezalandırma gibi kavramların normalleştirilmesiyle ortaya çıkan insan davranışlarının görsel yansımaları kapsam dahilindedir. Dönüşüme uğrayan ve insanı çevreleyen görsel mesajlar, çalışmanın odak noktasını oluşturmaktadır.