Sosyal bilimlerde farklı disiplinlerin yaklaşımlarının dayandığı bilimsel bilgi, sosyal teoriyle özdeştir. Özellikle sosyal teorinin kuruluşunda ve gelişiminde pay sahibi olan birçok önemli tarihsel figür (Comte, Durkheim, Weber, Marx, Simmel gibi) yüzyılımızda da okunmalarını sürdürmekte, onların birikimi üzerinde söylem geliştiren sosyal teori duayenleri ise (Foucault, Beck, Giddens, Fromm, Bourdieu, Bauman gibi) özellikle akademik alanda daha bir sıklıkla gündeme gelmektedirler. Günümüzde sosyal teorinin olanaklarıyla gelişen sosyal disiplinlerin hem geçmişe saygıları hem de günceli yorumlamak ve geleceği öngörmek açısından sosyolojik bir tutum geliştirmeleri için Bauman’ın kavramsallaştırmasıyla sosyolojik aydınlanma/sosyolojik düşünme yöntemiyle kavrayış yeterliliğine sahip olmaları, aynı zamanda sosyal sorunların doğasını anlamalarını sağlar. Bu noktada sosyolojik imgeleme de sahip olmak önemsenmelidir. Sosyal bilimciler, sosyal teoriden beslenen yanıyla sosyolojiyle süren kan bağı ve sırdaşlığının bir zorunluluğu olarak, toplumsal olgular ve sosyal sorunlarla ilgili çıkarsamalarında sosyolojik aydınlanma/sosyolojik düşünme yönteminden yararlanma yoluna gitmektedir. Sosyal bilim dallarının zamanla kendine özgü bir imgeleme sahip olması ise sosyolojik düşünmeye katkı sağlayacak, sosyal teorinin uygulamadan edindiği izlenimlerini de zenginleştirmesine fırsat verecektir. Aşağıda üzerinde çalıştığımız metin, sözünü ettiğimiz bu bağlam üzerine sosyoloji praxisi açısından sosyal teoride sosyal sorunları anlama konusunda sosyolojik imgelemin öneminin altını çizerken, sosyal sorunlarla ilgili sosyolojik tutum almak tartışması etrafında dönmektedir. Çalışmanın, sosyolojik imgeleme sahip olmanın sosyal sorunları anlama/kavrama düzeyine olumlu etkide bulunması açısından yeni tartışmalara katkı sağlayacağı düşünülmektedir.